Gerek maddi durumlar, gerek çalışma zorunluluğu gerekse farklı sebeplerden dolayı bir kişi aynı anda iki işte birden çalışabilir. Ülkemizde başka işlerde de çalışma ekonomik sebeplerden dolayı yaygındır. Ancak başka bir işte çalışma durumu İş Kanununda düzenlenmemiştir. Fakat 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Sigortalılığın Zorunlu Oluşu” başlığının 92. Maddesinde;

Kısa ve uzun vadeli sigorta kapsamındaki kişilerin; sigortalı ve genel sağlık sigortalısı olması; genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilerin ise genel sağlık sigortalısı olması zorunludur. Bu Kanunda yer alan sigorta hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmak, azaltmak, vazgeçmek veya başkasına devretmek için sözleşmelere konulan hükümler geçersizdir.” denmiştir.



5510 Sayılı Kanunun 4. Maddesinde sigortalı sayılanlara, 5. Maddesinde kısmen sigortalı sayılanlara yer verilmiş olup, 6. Maddesinde ise kısa ve uzun süreli sigortalı hükümlerinin uygulanmasında sigortalı sayılmayanlar sıralanmıştır. Bunlardan da net olarak anlaşıldığı üzere, ne kadar işte çalışırsanız çalışın, sigortalı olmak durumundasınızdır.

Başka Bir İşte ( İkinci veya Üçüncü Bir İşte ) Çalışma Şartları Nelerdir?

Öncelikle başta bir işten söz edebilmemiz için ilk olarak, bir asıl iş akdinin varlığı gerekmektedir. Başka bir işte çalışma aynı zamanda kısmi süreli çalışma olarak geçse de her kısmi süreli çalışma başka bir iş olarak geçmemektedir. Başka bir işte çalışmanın diğer bir şartı ise; işçinin asıl iş ilişkisi ile yasal azami çalışma süresini ( yasal azami çalışma süresi haftada 45 saat olarak belirlenmiştir.) doldurmaması gerekmektedir.

  • İşçi, asıl işinde yasal azami çalışma süresini doldurmazsa başka bir iş mümkündür.  Aksi durumda asıl işi ile diğer işinde çalıştığı toplam süre yasal azami çalışma süresini aşacak ve işçinin sağlığı ile güvenliği tehlikeye girecektir.
  • Haftalık azami çalışma süresi olan 45 saatin alışması durumunda, İş Kanunu ile aykırılık oluşacaktır. Fakat, işçinin 45 saat çalışmasına aykırılık teşkil eden iş sözleşmesi Borçlar Kanununun 27. Maddesi gereğince kesin hükümsüz sayılması, İş Kanunu ile korunmak istenen işçinin aleyhine sonuç doğuracaktır. Bunun yanında işçilerin çalışma sürelerine getirilen sınır sadece haftalık değildir. İş Kanununun 63/f.2 maddesi ve Çalışma Süreleri Yönetmeliğinin 4/f.3 maddesi ile günlük çalışma süresinin 11 saati aşamayacağı belirtilmiştir.
  • İşçinin başka bir işte daha çalışabilmesi için sadakat borcuna aykırı olmaması gerekmektedir.
  • İşçinin çalışmasını, işverenin yararına uygun olarak yapması ve işverene zarar teşkil edebilecek hareket ile durumlardan kaçınması gerekmektedir.
  • İşçinin farklı işverenlerle başka bir iş ilişkisi içine girmesi durumunda ilk işveren aleyhine sonuçlar ortaya çıkmaması gerekmektedir.
  • İşçinin başka bir işte çalışması durumu, işvereni açısından haksız rekabet doğurmaması gerekmektedir. Rekabet etmeme borcu iş sözleşmesinin devamı süresince sadakat borcu kapsamında değerlendirilir. İşçi çalıştığı süre boyunca işverene ait mesleki ve ticari sırları kullanarak başka işverenin altında çalışması rekabet borcunun ihlali anlamına gelecektir.
  • Bunun yanında işçinin başka bir işte çalışması asıl işindeki çalışma gücünü olumsuz olarak etkilememelidir.

İşçinin başka bir veya birkaç işte daha çalışabileceği sözleşme hükümlerince yasaklanabilir algısı tamamen yanlıştır. Böyle bir durum  Medeni Kanunun 23. maddesi (“Kimse özgürlüklerinden vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlaka aykırı olarak sınırlayamaz”) uyarınca işçinin sahip olduğu kişilik haklarına aykırılık teşkil edeceği gerekçesiyle mahkemede geçersiz sayılacaktır.

İşçi Başka Bir İşte Daha Çalışırsa İşveren İçin Haklı Fesih Sebebi Olur Mu?

Şayet iş sözleşmesinde işçinin başka bir işte daha çalışamayacağı belirtilmemiş ise işçinin başka bir işte çalışmasına izin verilmiş ve işçi başka işlerde de çalışabilir denilmiştir. Ancak, işveren işçinin başka bir işte daha çalıştığını öğrenmesinin ardından 6 iş günü içerisinde işçinin iş sözleşmesini şu koşullar altında tazminat ödemeden sona erdirebilmektedir.

  • İşçinin ikinci bir işte çalışmayacağına dair yazılı bir muvafakati varsa,
  • İşçinin ikinci işte çalışmasından dolayı veriminde düşüş varsa,
  • İşçinin yukarıda yazılı olan “ikinci bir işte çalışma şartlarını” yerine getirmiyorsa.

İşçinin başka bir işte daha çalıştığı Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları ile kolaylıkla ispatlanabilmektedir. İşçinin iş mahkemesine gidip gitmemesi ise bu durumda tamamen kendi isteğine bağlıdır.

Hafta Tatilinde İşçi Başka Yerde Çalışabilir Mi?

Hafta tatili, işçinin yasalarla güvence altına alınmış bir hakkı olup, işçi bu hakkını kullanmak yerine bu hakkı süresince çalışmayı talep ederse bunu tamamen özgür iradesi çerçevesinde değerlendirmeli ve hakkaniyete aykırı olmayan bir davranış olduğunu bilmeliyiz. Fakat işçi, hafta tatillerinde başka bir işte daha çalışması sebebiyle asıl işinde yorgunluk / dikkat eksikliği gibi gözlenirse işveren için haklı fesih sebebi ortaya çıkabilmektedir. Böyle bir durumda işçinin muhakkak yazılı olarak uyarılması ve savunmasının alınması gerekmektedir. İlgili konuda Yargıtay’ın aşağıdaki gibi bir kararı söz konusudur.

T.C. Yargıtay 9.Hukuk Dairesi. 1998/5032 K. 1998/6738

Haklı Nedenle Fesih (İşçinin İşverenin İzni Olmadan Başka İş Yerinde Çalıştığının Belirlenmesi) Dosyadaki bilgi ve belgelere ve özellikle yargılama sırasında dinlenen davalı tanıklarının anlatımlarına göre; davacının davalı işverenin izin ve haberi olmadan bir başka iş yerinde çalıştığı belirlenmiş bulunmaktadır. Keza dosya içinde bulunan davacıya ait kartvizitte davacının adı geçmekte “… Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi” ifadesi yer almaktadır. Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, davacının bir başka iş yerinde çalıştığı gözlenmektedir. Davacının bu davranışı İş Kanununun 17 / 2-d maddesindeki doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış kapsamına girmektedir. Durum böyle olunca, iş akdi davalı işverence haklı olarak feshedilmiş bulunmaktadır. O halde davacı ihbar ve kıdem tazminatını hak etmediği halde mahkemece hüküm altına alınması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.

Aynı Anda SSK – Bağkur veya Emekli Sandığı Sigortalılığı Olur mu?

Çalışma durumuna göre hem (4/a) SSK’lılığı, hem (4/b) Bağ-Kur’luluğu, hem de (4/c) Emekli Sandıklı olmayı gerektirecek şekilde ikisine veya üçüne tabi olacak şekilde çalışması olsa bile, bir kişi aynı anda hem SSK’lı, hem Bağ-Kur’lu hem de Emekli Sandık’lı olamaz. İşçi kanunlar gereği hangi sigortalılık statüsüne sahip olması gerekiyorsa onu olur. Yani işçi üç sigortalılık statüsüne de sahip işlerde çalışmakta ise önce Emekli Sandığı’na tabi olmaktadır. SSK ile Bağ-Kur çakışmakta ise bu durumda işçi SSK’lı olmak zorundadır. Bu durum sigortalılığın tekliği ilkesi gereğidir.

Bağ-Kur’lu Çalışan SSK’lı Bir İkinci İşte Çalışabilir Mi?

Emeklilik şartları, şahısların sigortalılık statülerine göre değişiklik göstermektedir. Esnaf, çifçi, vergi mükellefi, ticari şirket ortağı yani kısaca Bağ-Kur kapsamında sigortalı olan herkes, başka bir iş yerinde iş sözleşmesi ile ücretli olarak da çalışma hakkı bulunmaktadır.

Ancak bu durum sigortalılıkta hizmet çakışması olarak isimlendirilmektedir. 2011 tarihinden önce hizmet çakışması olan yani farklı bir tanımla farklı sigortalılık statülerinde aynı anda çalışması bulunan şahısların sigortalılık durumları, öncelik esasına göre belirlenmekteydi. Yani önce başlayan sigortalılık statüsü sona erinceye kadar sonradan dahil olunan sigortalılık devreye girmiyordu. Örneğin, Bağ-Kur sigortalısı olan bir birey, iş sözleşmesi ile başka bir iş yerinde çalışsa bile Bağ-Kur mükellefliği sona erene kadar SSK’lı olamıyordu.

Bu durum 2011 yılında yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi ile son bulmuştur. Şimdi Bağ-Kur kapsamında olan kişiler, başka bir iş yerinde iş sözleşmesi ile çalışmaya başladıklarında, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce Bağ-Kur sigortalılığı son bulmakta ve çalışmaya başladığı tarih itibariyle diğer iş yerinden dolayı SSK sigortalılığına kavuşmaktadır.

Memurlar Ek İş Yapabilir Mi?

Memurların iş ve işlemlerini düzenleyen 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28. Maddesine göre, memurların ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmaları yasaklanmıştır. Memurların anonim şirket kuruculuğu ve ortaklığı ticaret yasağı kapsamında değerlendirilmemektedir.

Ancak unutulmamalı ki, memurlar bu şirketlerde yönetici pozisyonlarında görev alamazlar. Genel müdür, sorumlu müdür gibi pozisyonlara gelemezler. Limitet şirketler hakkında 657 sayılı Kanun’un 28. maddesinde bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, mevcut mevzuat çerçevesinde devlet memurlarının limitet ve anonim şirketlerin ortağı olmaları hususunda herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır. (Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı, devlet memurlarının limitet şirket ortağı olamayacağı yönündeki görüşünü 1997 yılında değiştirmiş ve memurların limitet şirket ortağı olabileceği yönünde görüşler vermiştir.) Danıştay 12. Dairesinin 28.4.2003 tarihli ve 2002/3538 Esas, 2003/1197 sayılı kararında limitet şirket ortağı olan memurun disiplin cezası almasının hukuka uygun olmadığına karar vermiştir. “Limitet şirket ortağı olmanın ticaretle uğraşmak sayılamayacağından, 657 sayılı Kanunun 12/D-h maddesine göre disiplin cezası verilemez. Davacının şirkette sadece ortak konumunda olduğundan ve 657 sayılı Kanun’da limitet şirket ortağı olmayı yasaklayan bir hüküm de bulunmadığından ticaretle uğraştığı gerekçesiyle davacının kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”


DİĞER İŞ KANUNU HABERLERİNİ ÖNCE SİZE GÖNDERELİM!

Devlette.com, iş kanunu konusunda tüm yeni haberleri ve duyuruları çok yakından anlık olarak takip etmektedir ve bu bildiriler ilk olarak bu sitede yayınlanmaktadır. Bu nedenle devlette.com'un yayınladığı haberleri takip etmeniz ve hızlı adım atmanız yararınıza olacaktır. Devlette.com'dan yapılan iş kanunu duyurularını ve haberlerini en önce siz almak istiyorsanız aşağıdaki kanallardan bize abone olabilirsiniz.